Hava biraz serin olunca yürüyüşümüze dost köylerimizden Aksicim’de sıcak çaylarımızı yudumlayarak başladık. Bizi az da olsa ısıtan güneş ile birlikte adımlarımızı yavaş yavaş hızlandırdık. İlk durağımızda mağaralar oldu. Çıkış için ip kullanıp biraz adrenalin ve biraz efor ile yolumuza devam ettik. Çıkış sonrası herkesin yüzünden başarmanın mutluluğu vardı. İkinci durağımız sulu mağara oldu. Mağara içindeki suyun kurumuş olmasına üzülsek de bu durum mağaranın en için kısımlarına gidebilmemize yardımcı oldu. Mağara içerisinde yarasa ve baykuşları ürkütmeden sarkıtların büyüsüne kapılarak ilerledik. Bu kadar efordan sonra herkes acıkmıştı ve bizde grubu yormadan manastır mağara önünde ateşimizi yakıp bi Yürüyen Ayaklar klasiği olan sucuklarımızı pişirmeye başladık. Karnımızı da doyurduktan sonra orman dokusunun içerisine daldık. Mağaralardaki anılarımız ile birlikte yürüyüşümüzü bitirdik.(SAMET KALYONCU)