Havanın kışa döndüğü , son bir kaç günlük yağmur ve rüzgarın etkileyici hali doğa yürüyüşüne gelecek olanları biraz tedirgin etmişti . Buna rağmen soğuk bir sabah da tam kadro yola düşmüş Gümüşpınar ‘a gelmiştik. Köydeki çay-kahve molası sonrasında dünyanın en uzun ikinci savunma duvarı ANASTASİUS SURLARININ yanından Istrancaların muhteşem dokusuna dalmıştık. Kısa sürede gökyüzünün görünmediği, kahverengi yapraklarla döşenmiş orman içi patikalarda süzülmeye başlamıştık. Doku içine aldıkça almış , derinliğine doğru çekmiş , dereyle birleşen çatağa indirmiş bizi ise büyülemişti. Büyük kayalar,kayaların üzerinde ağaçlar muhteşem bir derinlik içinde olan dere yatağını yavaşça geçmiş ama çok etkilenmiştik . Orman içinden sohbet-muhabbet ile akarken karşımıza dikilen antik megalit yapılardan KURŞUNLU GERME çıkmış , dostlarımız hem şaşırmış hem de etkilenmişlerdi . Dere kenarında ince patikadan yol alırken minik şelale ve orman evi mola yerimiz olmuştu. Soluklanıp yola dere kenarından devam edip muşmula yiyerek, bazen kahverengi bazen yeşil yollardan geçerek KARAMANDERE’ye ulaştık. Günaydın ailesinin köfte ekmeği ile karnımızı doyurup FİGEN ve ÖZGE öğretmenlerimizin nezdinde tüm öğretmenlerimizin gününü kutlayıp , minnettarlığımızı bir kez daha dile getirip baklavamızla günü tatlı bitirmiştik. YÜRÜMEK ÖZGÜRLÜKTÜR