Sonbaharın kışa döndüğü Aralık ayının ilk gününde Istırancaların kalbine doğru yola çıktık. Klasikleşen araç içi kahvaltımızı yaparak Kömürköy’e ulaştık. Çay-kahve molasından sonra parkurumuzun başına ulaştığımızda son yaprakların, rüzgara ve yağmura direnemediğini , yere düşen yaprakların ormanı bir halı gibi sardığını ,yaprak denizi oluşturduğunu gördük ve beklediğimiz de buydu .Gökyüzünün görünmediği ağaç tünellerinin içerisinden geçip sonbahar yolunun bol bol fotoğraflarını çektik. Kah düşüp kah koşarak, kah yuvarlanarak yol alırken “parkur ne çabuk bitti” diye düşünmeye başladığımız son bölümlerde yağmur günün sürprizi oldu. Son bölümü biraz ıslanarak bitirip Sis Dağı Kafenin sıcak ortamına attık kendimizi. Bizi bekleyen lezzetli köfte-ekmek, ayran ve çaydan oluşan menüsünü, ateşlenmiş sobanın başında afiyetle yiyerek karnımızı doyururken hem dışımızın hem içimizin sıcaklığı yüzlerde oluşan mutluluk ve gülümsemeye yansımıştı. Hoşça-dostça-doğaca bir günü gönül heybemize yükleyip dönüş yoluna geçtik. Bizimle doğayı paylaşan dostların ayağına sağlık.(Murat Hatipoğlu)